Sayfalar

8 Ocak 2013 Salı

DÜŞÜNDÜKÇE BÜYÜRSÜN!

birlikte okuyalım mı ?

İnsanlar düşündükleri kadar vardırlar!

İnsanlar sadece çözebilecekleri meseleleri kendilerine 'mesele' ederler.

İnsanlar ancak bildikleri kelime sayısı kadar düşünebilirler!

Küçük insanlar yalnız gördüklerini 'var' zannederler.

Küçük insanlar kendilerini dünyanın merkezi sanırlar.


Yukarıda sıraladığım cümleler ile tarttığımda, maalesef 'normal yurdum insanı' hakkında iyi duygular taşıyamıyorum.
Türk insanına inatla düşünme melekesi kazandırılmıyor, o da düşün(e)memenin muazzam cazibesine kapılmış gidiyor.
İnsan fıtratında tembellik var. İnsan zordan kaçar. Düşünmek/analiz yapmak dünyanın en zor işlerinden birisidir. Türk insanı bu külfetin sırtından alınmasından çok mutlu oluyor.

Birileri onun için düşünür veya düşünürmüş gibi yaparsa, o sadece memnun olur.
Bakın gazetelere; bu kadar bol köşe yazarı ancak bizim gibi ülkelerin gazetelerinde boy gösteriyor. Neden bizde bu kadar çok köşe yazarı var?
Düşünce dünyası zengin insan çokluğundan mı?
Katiyen!
Bizde okur, gazeteden sadece haber satın almıyor, yanında düşünce de satın alıyor! 
Okurun 'paketlenmiş düşünce' talebi çok yüksek olduğu için gazetelerimizden çok sayıda köşe yazarı istihdam etmesi bekleniyor.

Peki onların hepsi 'düşünce' mi üretiyor? Cevap yine net: Hayır!
Bir kısmı düşünce üretirmiş gibi yapıyor, onlar da tıpkı 'normal yurdum insanı' gibi kendi meselelerini 'kamusal mesele' gibi yutturmaya çalışıyorlar. 
Zaten adı üzerinde; artık onlara 'köşe yazarı' deniyor: 

Gazetede bir köşede yazı yazan adam! 
Bu insanlar eskiden 'fikir yazısı' yazar, her biri 'mütefekkir' sıfatını kazanmak için mücadele verirlerdi.

Milletler layık oldukları idarelere kavuşurlar! 

Bu özdeyiş çerçevesinde Türk insanı her ne seviyede düşünüyor ise, onu yöneten siyasinin de o seviyede düşündüğünü varsaymak yanlış olmaz.
Bakın Türkiye'yi yönetenlere: Kayıkçı kavgası yapmayı hüner sayıyorlar. Zira, biliyorlar ki yutturuyorlar!
Dönün üniversitelere bakın. Bu ülkede kaç adet üniversal seviyede - adı üzerinde üniversite! - bilim adamı var?
Birbirlerine ünvan dağıtarak çoğalan profesörler, doçentler gerçekten bilim adamları mı, yoksa olsa olsa sadece kitapta okuduğunu nakil edenler mi?

Düşünmeyen üretemez, üretmeyen kaliteli yaşayamaz!
Biz bunun da çaresini bulmuşuz. Madem düşünmüyor, o halde üretmiyoruz; birilerinin bizim adımıza düşündüğü kadar, üretmesini de istiyoruz.
Bu işi de adına devlet dediğimiz aygıt yapıyor!
Bizim kadar rahat beleşe yatan, beleşi bu kadar kolay kendi hakkı addeden kaç adet toplum var? 
Devletin rant yaratma kapasitesini beleşe çevirmeyi beceren ülke sayısı dünyada her geçen gün azalıyor ama biz hala devlete kapılanmayı hüner sayıyoruz!

Türkiye'de kime sorsan 'milliyetçidir'!
Kimi kendine 'Türkçü' der, kimi 'ulusalcı', kimi 'ergenekoncu'!
Kimi solcu milliyetçidir, kimi sağcı milliyetçi!
Bunlar 'vatan elden gidiyor' diye bağırmaya bayılırlar.
Ama bunlar arasında 'neden üretemiyoruz', 'neden bizim ülkemizde mütefekkir yetişmiyor?', diye hayıflananı hemen hiç yoktur.
Varsa da ben rastlamadım!
Bugüne dek ülkenin ekonomik rakamlarını diğer ülkelerin ekonomik göstergeleri ile mukayese edip, milliyetçilik adına bu durumdan utandığını beyan eden bir adet 'milliyetçi' veya 'ulusalcı'ya bugüne dek rast gelmedim.
Siz rast geldiniz mi?
Düşünmeyi bilmeyen, analiz yapamayan, kendi farkını fark edemeyen, şahsi tercihleri gelişmemiş, güruhun parçası olmayı hüner sayan insanların çoğunluk oluşturduğu bir ülkede tartışılan konular beni zaman zaman çok sıkıyor.
Bu yazıyı canımın fena halde sıkıldığı bir günde yazdım! 

Sıkıldığımız zaman 'efkar dağıtmak' isteriz!
Efkar ne? Fikirler!
Türk insanına çok fikir fazla gelir, hemen o fikirleri dağıtmak, başından atmak ister!
Hadi bana eyvallah! Sıkıldım, gidip biraz 'efkar dağıtayım...'

Yazan : Cüneyt Ülsever

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder