Sayfalar

13 Mart 2018 Salı

Yeniden Kadına Ve Kadın Düşmanlarına Dair


Tırnağının kırılması o kadar da önemli değildi zaten, kendince de kadının. Onun fark ettirmek istediği şey farklıydı, tırnağından çok daha çabuk kırılan güveni anlaşılmazdı. Kadın aslında olduğu gibiydi, bakımsız kalamazdı. Bazı akıl yoksunları tarafından
ahmakça ve aptalca yakıştırmalara tabi ki de kulak asmaması gerekliydi. Ve bu kadını ilerde kendini beğenmişlik olarak algılanmasıyla sonuçlanacaktı. Detaycılığı, ilgisi, hayalleri, düşleri, biraz çocuklaşması, yerli yersiz hüzünlenmesi ve en önemlisi bütün hareketleri uzaktan uzağa takip edilirken, her adımı her uğraşı birileri tarafından kontrol altına alınmak istenirken, Bence ahlak kurallarının öğretilmesi gereken kişiler kadınlar değildi. Yaşını başını almış ama kaş altından süzenlere ahlak dersi verilmeli ve bu kadar baskıya rağmen psikolojisi bozulmayan kadınlara ödül vermeli, bazı durumlar bazı anlayışsız kalışlar sonucun da ise, "bu kadın delirmiş değil" ( ! ) "Bu kadın neden delirmiş" denile bilmeli değil mi? Kadınlar katlanılmayacak kadar anlaşılmaz değil. Onlar tırnağı ile toprağı kazar da toprak sevinir. Onlar ineği sağar ateşi yakar da mutfak sevinir. Bir hizmet makinesi değildir. Kadın siyaha mavi, soğuğa sıcaklık, katılığa yumuşaklık, acımasızlığa şefkat olmuştur. Kadın top taşır cepheye tüfek taşır, Çocuk taşır karnın da kolunda çanta taşır, seni de taşımıştı oysa, taş doğursa yerine iyiydi. Hayvan doğan bile doğuranına senden az düşmanlaşır. 

Asilombard 
01:02 

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder