Sayfalar

16 Şubat 2015 Pazartesi

BU ÜLKEDE BİR KADININ YÜKSEKTE TAŞINMASI İÇİN, İLLA BİR TABUTUN İÇİNE Mİ KONMASI GEREKİYOR?





Özgecan Aslanın ölümüne hepimiz üzüldük. Ölüm kadar bizi üzen bir diğer şey ise,bazı islamcı sitelerde yapılan haber yorumlarıydı. Ortadoğulu kafalı bazı kişilere göre Özgecan "batılı yaşam tarzı" yüzünden ölmüştü!

Bu olay vesilesiyle, muhafazakarlar üzerine son yıllarda gözlemlediğim bazı fikirleri özetlemek isterim.

1. Bu ülkenin muhafazakarlarının çoğu ahlakçı ama ahlaklı değil! Ahlaklı insan kendi ahlakından sorumlu olandır, ahlakçı ise başkalarının ahlakından! Ahlakçılar kendi ahlaksızlıklarını ucuz argümanlarla aklayıp, başkalarının üzerinde ahlaki baskı kurar.

2.Bir insanın ahlak anlayışı da aklı kadar gelişmiştir! Gelişmiş batı ülkelerinde ahlak, toplumun ortak faydası üzerinden kurulur. Azgelişmiş Ortadoğu kafasında ise kadının kıyafetleri üzerinden! Oysa ki, medeni toplumlarda kadının kıyafetleri onun "özgürlük alanı"dır, ahlaki tartışma platformu değil!

3. Bundan birkaç ay önce, Suudi Arabistanda bir kadın, sırf araba kullandı diye,
"toplum düzenini ve genel ahlakı bozmaktan" suçlanıp hem de "terör mahkemesi"nde yargılanarak hapse atıldı. Arabistanda kadınların araba kullanması, ahlaki, siyasi ve hukuki suç! Ortadoğu usulü ahlak anlayışı, ne kadar saçma değil mi? Son yıllarda Türkiyede ortadoğulu ahlakını örnek alanların çoğalması, tam bir akıl tutulması!

Umuyor ve diliyorum ki, bir gün bu ülke artık yaşam tarzı savaşlarını bırakıp, gelişmiş bir ülke olmak için yapması gereken teknik ilerlemelere odaklanır. İnanmıyorum ama umuyorum!

Aksi taktirde hepimiz, "Titanik batarken keman çalan adam" gibi, işimizi iyi yapa yapa batacağız! Ve bu süreç başladı... Hepimiz muhteşem bir çöküşe doğru sürükleniyoruz.

Kimsenin kimseye kimlik baskısı yapmadığı bir ülke hayal ediyorum. Dincilerin değil dindarların, laikçilerin değil laiklerin, ahlakçıların değil ahlaklıların sözünün hakim olduğu bir ülke diliyorum.

Mümin Sekman


Hiç yorum yok :

Yorum Gönder